Ünü gezgin Evliya Çelebi seyahatnamesinde Bursa’yı ziyaretinden sonra Bursa için ‘Velhasıl Bursa sudan ibarettir’ demiş ama Festivali görseydi yemeklerini de yazar mıydı bilemeyiz
GASTRO TURKEY
3. Bursa Gastronomi Festivali’nde mangallar yakıldı, etler pişirildi, tadımlar yapıldı, yarışmalarda eğlenildi. Festival’de büyük ilgi gören GASTRO TABU’da yarışmacılara Bursa’nın ve Anadolu’nun gastronomi lezzetlerini kendi tarzımızla sorduk. Bilinen tabu oyununu daha kolay versiyonuyla yarışmacıların gastronomi bilgilerini sınadık.
Kazanamayanın olmadığı ve herkesin bildiği soruların karşılığında yarışmacılara Kardelen Kestane şekeri hediye ettik. Diğer taraftan söyleşilerle Bursa gastronomisini ve turizminin gelişim alanlarını konuştuk. Konuk ettiğimiz Gastronomisi ve turizm basın temsilcileriyle Bursa’yı ve Festivali değerlendirdik.
Gastroder Gastronomi Kültür ve Seyahat Derneği Başkanı ve Gastronomi yazarı Ramazan Başan'ın Moderatörlüğünü yaptığı Bursa Gastronomisi ve Turizmi Söyleşisi’ne konuk olarak, İletişim uzmanı, gazeteci Güzin Abraş, Turizmin Sesi, Tourism Exclusive, Gastro Turkey web haber sitelerinin kurucusu Bora Özgen, Gezgin Parpali sosyal medya hesabı ile ünlenen Sennur Enginler, Gastro Turkey’de tarih ve gastronomi yazarı Mehmet Birtek katıldı.
Bursa’da Festivalle birlikte öne çıkan gastronomi turizmi ile birlikte diğer turizm çeşitlerinden kış turizm, inanç turizmi, sağlık turizminde potansiyelleri olan Bursa yılda yaklaşık rakamlarla söyleyelim:
1 milyon 300 bin yerli turist 400 bin yabancı turist çekebiliyor.
Otellerimiz 1.87 geceleme ortalaması ve %40 ortalama dolulukla çalışıyor.
Türkiye’de 80 milyon nüfusun her yıl 57 milyonu bir şekilde seyahat ediyor.
Bursa’nın hemen 154 km yanıbaşındaki, İstanbul- Bursa arasının kara yoluyla 1- 1,5 saat mesafede, Deniz yoluyla 2 saatlik mesafede olan İstanbul, 3. Havalimanıyla birlikte 2023 yılında 20 milyon 200 bin turist ile dünyanın en fazla ziyaret edilen şehri olma başarısını yakaladı.
Bursa bu pastadan yeterince pay alabiliyor mu? Maalesef ki alamıyor.
Bursa,135 km’lik denize kıyısı ile bir deniz şehri olan, Türkiye’nin en bilinen kış ve kayak merkezi olan Uludağ’ı ile, Üç medeniyete başkentlik yapmış Vatikan, Kudüs gibi anlamlı bir adres olan İznik, Unesco şehri Bursa, doğası, kaplıcaları, gastronomisi ile bir turizm şehridir.
Bence festivalin en anlamlı törenlerinden biri de Şed Töreniydi.
Duayen usta Yavuz İskenderoğlu’nun gelenekselleştirdiği, Ahilik geleneğinden gelen bu törende kalfalıktan ustalığa geçen gençlere yapılan bir terfi töreni.
Ancak benim ilgimi çeken bu törendeki ant içme, yemin töreniydi.
Nobranlığın, görgüsüzlüğün, haksızlığın, adaletsizliğin meslek ayrımı yapmadan arttığı bu dönemde ustalara adaletli olmak, hoşgörülü olmak, haksızlık yapmamak, doğruluk ve dürüstlükten ayrılmama üzerine bir yemin ettiriliyor ki, izlerken mest oluyoruz.
Söyleşimizde Güzin Abraş, Çancılardaki Hacıbaba Izgara Salonu’nu dedesinin işlettiği yılları anlatırken şahit olduğu ‘Çarşı Esnafı’ ahlakı ve müşteri nezaketini anlatırken bir an Şed Töreni gözlerimizin önüne geldi. İşletmeci olabilirsiniz, Şef olabilirsiniz, Usta olabilirsiniz, iş insanı olabilirsiniz, siyesetçi, gazeteci olabilirsiniz ama önce namuslu, ahlaklı, dürüst insanlar olmalıyız. Sevgili Yavuz İskenderoğlu büyüğümüz iyi ki katıldınız teşrif ettiniz Festival’e, bu törenle festivale anlam kattınız.
Turizmin Sesi, Tourism Exclusive, Gastro Turkey web haber sitelerinin kurucusu Bora Özgen, Panelde Sürdürülebilirlik ve Yerel Değerlerin Önemini vurgalıdı. Bursa Gastronomi Festivali, Türkiye'nin en önemli gastronomi etkinliklerinden biri olarak, her yıl yerel ve uluslararası ziyaretçileri ağırlıyor. Bora Özgen’in ve turizm basınında deneyimli isimlerin de dikkatini çeken festival, geçmiş yıllara kıyasla daha da gelişmiş ve organize bir yapı sergiliyor. Ancak Bora Özgen'in vurguladığı gibi, festivalin her yıl belirli bir tema etrafında şekillenmesi, katılımcılara ve ziyaretçilere daha odaklı bir deneyim sunuyor.Sürdürülebilirlik, festivalin odak noktalarından biri olmalı. Bu, doğal kaynakların korunması ve gelecek nesillere sağlıklı bir çevre bırakma sorumluluğu anlamına geliyor.
Ata tohumları ve yerel mutfaklar, bu sürdürülebilir yaklaşımın temel taşlarından. Yerel ürünlerin ve geleneksel tariflerin tanıtılması, bölgenin kültürel mirasını korurken aynı zamanda tarımsal çeşitliliği ve gıda güvenliğini de destekliyor. Doğal tarım ve tarımsal kalkınma, Bursa'nın zengin topraklarının potansiyelini ortaya çıkarıyor. Organik tarım yöntemleri ve yerel üreticilerin desteklenmesi, sağlıklı beslenme alışkanlıklarını teşvik ediyor ve ekonomik büyümeye katkıda bulunuyor. Göç mutfağı ise, farklı kültürlerden gelen lezzetlerin bir araya gelmesiyle Bursa'nın gastronomik çeşitliliğini artırıyor.Gastronomide karbon ayak izinin azaltılması, iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir rol oynuyor. Festival, bu konuda bilinç yaratmayı ve sürdürülebilir gıda tüketimini teşvik etmeyi hedeflemeli. Bilimsel çalışmalar ve atölyeler, bu konuların derinlemesine incelenmesine ve pratik çözümlerin geliştirilmesine olanak tanıyabilir.Bursa Gastronomi Festivali'nin bu yılki teması ne olursa olsun, festivalin sürdürülebilirlik, yerel değerler ve bilimsel araştırmaları ön plana çıkaran bir platform olması, hem Bursa'nın hem de Türkiye'nin gastronomi alanındaki liderliğini pekiştirecektir. Bora Özgen'in de işaret ettiği gibi, festivalin bu yönleri güçlendirerek, hem yerel halkın hem de dünya çapındaki ziyaretçilerin ilgisini çekecek bir etkinlik haline gelmesi bekleniyor.
Gezgin Parpali Sennur Enginler kadın kooperatiflerinin Bursa’daki önemini ve çalışmalarını anlatırken sabit bir kapalı çarşılarının satış merkezlerinin olmasını önerdi. Bursa'da Kadın Kooperatiflerinin Önemi ve Sabit Satış Merkezlerinin Rolü. Bursa, Türkiye'nin en önemli şehirlerinden biri olarak, kadın kooperatiflerinin güçlenmesi ve ekonomik bağımsızlıklarını kazanmaları konusunda öncü bir rol oynamaktadır. Gezgin Parpali Şennur Enginler gibi isimler, bu kooperatiflerin önemini ve çalışmalarını vurgularken, sabit bir kapalı çarşıların satış merkezlerinin oluşturulmasının önemini de dile getirmektedir. Bu öneri, kadın kooperatiflerinin ürettikleri ürünleri daha geniş bir kitleye ulaştırma ve sürdürülebilir bir gelir modeli oluşturma potansiyeline sahiptir.Bursa'daki kadın kooperatifleri, kırsal mahallelerde yaşayan ve geçimlerini topraktan sağlayan yüzlerce kadının hayatını değiştirmiştir. 2018 yılında sadece 3 olan kooperatif sayısı, kısa sürede 19'a ulaşarak, kenti ülke genelinde ilk sıraya yerleştirmiştir. Kadınlar, tarla ve bahçelerinde yetiştirdikleri sebze ve meyveleri doğal yöntemlerle işleyerek, yöresel lezzetleri hem mahallelerinde kurulan kooperatiflerde sunmakta hem de paketli olarak satışa sunmaktadır. Bu durum, hem aile bütçesine hem de ülke ekonomisine katkı sağlamaktadır.Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin de desteklediği bu kooperatifler, üreten kadınları güçlendirmekte ve kadın istihdamına yönelik projelerle can suyu olmaktadır. Pandemi sürecinde ihtiyaç sahiplerine yapılan gıda yardımlarını, üreten kadınlar için faydaya dönüştüren Büyükşehir Belediyesi, kadın kooperatiflerinden satın aldığı el emeği ürünleri, gıda kolileriyle ihtiyaç sahibi vatandaşlarla buluşturmuştur.
Sabit bir kapalı çarşıların satış merkezlerinin oluşturulması önerisi, bu kooperatiflerin ürünlerini daha geniş kitlelere duyurması ve pazarlama olanaklarını artırması açısından büyük önem taşımaktadır. Böyle bir merkez, kadınların ürettikleri ürünleri daha etkin bir şekilde sergilemelerine ve satışlarını artırmalarına olanak tanıyacaktır. Ayrıca, bu tür bir merkez, yerel halk ve turistler için de cazip bir alışveriş noktası haline gelebilir ve Bursa'nın kültürel zenginliğini yansıtan bir vitrin görevi görebilir.Kadın kooperatiflerinin Bursa'daki başarısı, diğer şehirler için de ilham verici bir model oluşturmaktadır.Kooperatifçilik, kadınların ekonomik olarak güçlenmelerinin yanı sıra sosyal açıdan da desteklenmelerini sağlamakta ve toplumsal cinsiyet eşitliğine katkıda bulunmaktadır. Bursa'nın bu alandaki gelişmeleri, Türkiye genelinde kadın kooperatifçiliğinin geleceği için umut verici bir örnek teşkil etmektedir.Bursa'daki kadın kooperatiflerinin ve sabit satış merkezlerinin oluşturulmasının önemi, sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel bir dönüşümün de habercisidir. Bu, kadınların toplumda daha görünür ve etkin bir rol almasını sağlayacak ve gelecek nesillere güçlü bir miras bırakacaktır. Gezgin Parpali Sennur Enginler'in önerisi, bu dönüşümün önemli bir adımı olarak değerlendirilmeli ve desteklenmelidir.
Gastro Turkey yazarı Mehmet Birtek; 2025 yılı, Hristiyanlık tarihi için önemli bir dönüm noktası olarak öne çıkıyor: İznik Konsili'nin 1700'üncü yıl dönümü. Bu tarihi olay, 325 yılında İznik'te gerçekleşen ve Hristiyanlıkta kiliseye bağlı tüm piskoposların katılımıyla düzenlenen, önemli dini konuların tartışılıp karara bağlandığı ilk konsilin yıldönümünü işaret ediyor. Gastro Turkey yazarı Mehmet Birtek, bu özel yılın Papa Francis'in Türkiye'yi ziyaret etme isteğiyle daha da anlam kazandığını belirtiyor. Papa Francis'in planlanan ziyareti, hem dini hem de kültürel bir etkinlik olarak büyük ilgi görüyor. Zira bu ziyaret, hem Hristiyanlık tarihi açısından hem de Türkiye'nin turizm potansiyeli açısından önemli bir fırsat sunuyor. İznik, bu anlamlı yıl dönümünde dünya çapında dikkatleri üzerine çekmeyi ve tarihi mirasını vurgulamayı hedefliyor. İznik Konsili'nin 1700'üncü yıl dönümü etkinlikleri kapsamında, Papa Francis'in ziyareti için planlama çalışmalarının başladığı bildiriliyor.
İznik Belediyesi ve ilgili heyetler, bu tarihi ziyaretin detayları üzerinde çalışmalarını sürdürüyorlar. Ayrıca, Papa'nın bu ziyareti "kalpten istediği bir seyahat" olarak nitelendirdiği ve Türkiye'ye olan özel ilgisini vurguladığı belirtiliyor. Bu tarihi ziyaretin, Türkiye'nin kültürel ve dini çeşitliliğini sergileme ve dünya barışına katkıda bulunma potansiyeline sahip olduğu düşünülüyor. Aynı zamanda, İznik ve çevresindeki turizm faaliyetlerine canlılık kazandırması ve ekonomik anlamda olumlu etkiler yaratması bekleniyor. Festival ve etkinliklerin organizatörleri, bu özel yıl dönümünü kutlamak için daha güzel ve içerikli festivaller düzenleme arzusunda olduklarını ifade ediyorlar. Bu tür etkinlikler, hem yerel halkın hem de uluslararası ziyaretçilerin tarihi ve kültürel mirası deneyimlemelerine olanak tanıyacak. Gastro Turkey yazarı Mehmet Birtek'in dile getirdiği gibi, bu tür etkinlikler, tarihi ve kültürel mirasın korunması ve tanıtılması açısından büyük önem taşıyor. İznik Konsili'nin 1700'üncü yıl dönümü, hem Türkiye'nin zengin tarihini hem de kültürel çeşitliliğini dünyaya tanıtma fırsatı olarak görülüyor. Etkinliklere emeği geçen herkesin tebrik edildiği ve başarılar dilendiği bu süreçte, tüm gözler 2025 yılında İznik'e çevriliyor. Bu tarihi ziyaretin, hem dini diyalog hem de kültürel alışveriş açısından önemli bir kilometre taşı olacağına şüphe yok.
Uyarı! Bu sitede yer alan tüm içerikler, "5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu" uyarınca tescil ve koruma altındadır. Kısmen dahi olsa; basılı şekilde ya da internet üzerinde, izinsiz çoğaltılıp kopyalanamaz, alıntı yapılıp kullanılamaz. Ancak habere aktif link verilerek kullanılabilir. Aksi taktirde ADA Hukuk Burosu yetkilidir.