Osmanlı Lezzetleri Hacı Abdullah Lokantası’nda

Osmanlı Saray Mutfağının Mirasçısı İstanbul’un İlk Lokantası Hacı Abdullah Lokantası 1888

GASTRO TURKEY- Mehmet BİRTEK

Hacı Abdullah, Sultan II. Abdülhamit’in bizzat berat vererek, 1888 yılında açılmasını sağladığı İstanbul’un ilk lokantasıdır. Lokanta açıldıktan sonra misafirler artık lokantada da ağırlanmaya başlar. Lokanta İlk olarak Karaköy Rıhtımda Abdullah Efendi adıyla hizmet vermeye başlar. Hacı Abdullah “ahilik” geleneğini yaşatmakta olup, usta çırak ilişkisiyle lokanta “ustadan çırağa “ devredilmektedir.

Hacı Abdullah Lokantası’nın serüveni saray mutfağının vazgeçilmez yemeklerinin halka açılmasıyla başlar. İstanbul’u ziyaret eden resmi ve özel heyetler o dönemde saray ve köşklerde ağırlanır. Hacı Abdullah Kastamonulu Osmanlı saray mutfağında gözde bir aşçıdır. Hacı Abdullah, Sultan II. Abdülhamit’in bizzat berat vererek, 1888 yılında açılmasını sağladığı İstanbul’un ilk lokantasıdır. Lokanta açıldıktan sonra Misafirler artık lokantada da ağırlanmaya başlar. Lokanta İlk olarak Karaköy Rıhtımda Abdullah Efendi adıyla hizmet vermeye başlar. 

1915 yılında lokanta Beyoğlu Rumeli Han’a taşınır, 1940 yılında ise bugünkü adı Sadri Alışık olan sokağa taşınır ve ustadan çırağa devredilerek Hacı Salih ismini alır. Abdullah Efendi ve Hacı Salih adıyla kalitesinden hiç taviz vermeden Osmanlı Türk mutfağının bütün özelliklerini taşıyan lokanta, 1958 yılında Ağa Camii yanındaki Sakızağacı Caddesine taşınır 1983 yılında Hacı Salih’ten yine usta çırak ilişkisiyle Hacı Abdullah Korun’a  geçer ve başlangıçtaki ismine geri döner. Tam 135 yıldır lezzetini koruyarak günümüze kadar gelmiş ve halen Ağa Camii sokağında hizmet vermektedir.

Beyoğlu tarihinin yakın şahidi “Hacı Abdullah Lokantası” Osmanlı’nın misafirperverliğini yaşatır. Muhteşem Osmanlı-Türk mutfağının lezzetlerini tarihi özelliği ile dünyaya tanıtan en leziz lokantalardan biridir. Lokantanın tarihi Osmanlı motifleriyle çok şık bir şekilde dizayn edilmesi, salonlarına Bab-ı Hümayun, Matbah-ı Amire, Lalezar ve Kubbealtı isimlerinin verilmesi, o eşsiz geleneksel lezzetlerini profesyonel bir sunumla servis etmesi lokantayı, Türk mutfağını en iyi temsil eden bir işletme yapar. Gastronomiye, Türk ve Saray mutfağına sağladığı katkılarından dolayı işletmeye birçok ödül ve plaket kazandırır. Burası kendi kültürümüzü koruyan harika bir mekan. 

Et, sebze-meyve ve kullanılan ürünler doğal ve özel olarak seçilip, Yemeklerin yüzde 90'ı bakır kaplarda yapılıyor. Bakır kaplarda pişen yemek daha lezzetli ve daha özgün oluyor. Hacı Abdullah’ta menüler çok zengin ve sürekli yenilenmekte olup 500’ün üzerinde ki yemek çeşidi içerisinden her gün özenle seçilen 100 çeşide yakın yemek çıkıyor. Çorbaları, et yemekleri, pilav çeşitleri, hoşafları, zeytinyağlıları ve tatlılarını tadanların genel kanaati, tıka basa yenilse de, mideyi hiç rahatsız etmemesidir. Elbasan Tava, Hünkar Beğendi, Kuzu Tandır, İslim Kebabı, Özbek Pilavı, Perde Pilavı, İç Pilav gibi her yerde bulunmayan yemekler buranın en favori yemekleridir. Ayrıca buraya sadece pilav ve komposto yemek için gelenler oluyor. Günümüzde de yerli ve yabancı turistlerin, lezzet severlerin uğrak noktası olmaya halen devam ediyor.

Hacı Abdullah Lokantası Beyoğlu’ndaki esnaf lokantalarından farklı olarak üst segment bir görünüm alıyor. Lokantaya girildiğinde sağ tarafta tarihi 1972 yıllarına kadar uzanan çeşitli meyve ve sebzelerden yapılmış rengarenk konserve, turşular, reçel kavanozları ve kompostolar hem güzel bir görsellik sunuyor hem de insanın iştahını kabartıyor. Sizlerde bu tarihi Osmanlı saray mutfağının yemeklerini merek ediyorsanız Beyoğlu’nda gezip dolaşabilir ve buraya uğrayabilirsiniz.

Uyarı! Bu sitede yer alan tüm içerikler, "5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu" uyarınca tescil ve koruma altındadır. Kısmen dahi olsa; basılı şekilde ya da internet üzerinde, izinsiz çoğaltılıp kopyalanamaz, alıntı yapılıp kullanılamaz. Ancak habere aktif link verilerek kullanılabilir. Aksi taktirde ADA Hukuk Burosu yetkilidir.